- uç
- -cu is.1. 尖, 尖端, 尖部: bıçağın \uçu: 刀尖 kalem \uçu 钢笔尖 makasın \uçu 剪刀尖 pervane \uçu (船桨的)桨叶, 叶片, 螺旋桨叶 sademe iğnesi \uçu 军́ 撞针尖2. 端, 头, 末端: Bu ormanın ucu yok. 这片森林浩瀚无边。Biz bu sokağın öbür ucunda oturuyoruz. 我们住在这条街的另一端。3. 边, 边缘: dudağın \uçu 唇边 Dünyanın ucu uzundur. 成́ 人生旅途漫漫, 什么事情都可能发生。4. 顶, 巅, 峰; 尖, 稍; 头: meme \uçu (乳房)乳头5. 旧́ 原因, 缘故: Tamak ucundan belâya uğradı. 他倒霉就在于太贪婪。6. 史́ (突厥国家中)边远地区7. 逻́ 类比, 类推法◇ \uç vermek 1) (肿起)化脓, 生脓 2) 显露出来, 显示出来 3) 暗示 4) 发芽, 萌芽 \uç \uça 1) 一个一个首尾相接地: \uç \uça konmak 一个一个首尾衔接地放置 2) 好(不)容易, 很勉强地, 很费劲地 \uç (u) uc (un) a gelmek 刚刚够, 勉强够 \uçtan \uça 1) 从一端到另一端, 从一头到另一头: şehrin bir \uçudan öbür \uçuna kadar 从城市的一头到另一头 2) 转́ 从一个极端走到另一个极端 \uçu bucağı bulunmaz (或 yok) 无限的, 无穷的, 无边无际的, 没有尽头的, 无止境的 -e \uçu dokunmak 使受损失, 使受损害 \uçu ortası yok 不知从何处着手, 不知从什么地方开始 \uçunda 1) 在尽头, 在末尾, 在边上: İsmi dilimin ucudadır. 他的名字就在我的嘴边, 就是想不起来。 2) 由于, 因此, 因而: Bunun ucunda ölüm yok. 做这事是不会有生命危险的。Ucunda bir şey var. 这其中必有什么奥秘。Bu iltifatların ucunda mutlaka bir şey var. 这些恭维之辞的背后一定有什么用意。\uçunu alta kaçırmak 破产 \uçunu bulmak 1) 做完, 结束, 完成 2) 找到(解决问题的)途径(方法) -in \uçunu kaçırmak 陷入窘境, 陷入绝境; 摸不着头脑 \uçunu kalpunu kaybetmek 不知做什么好, 不知从什么着手 -in \uçunu ortasını bulmak 弄清事情实质, 解决问题
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.